Özet:Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek , İngiltere'nin başkenti Londra'da Türkiye konulu panelde konuştu.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının (EBRD) Yıllık Toplantıları kapsamında EBRD Türkiye ve Kafkasya Yönetici Direktörü Elisabetta Falcetti'nin moderatörlüğünde düzenlenen “Türkiyenin Ekonomik Dönüşümü ve Büyüyen Yatırım Potansiyeli” başlıklı oturumda Türkiye ekonomisine yönelik sunum gerçekleştirdi.
Türkiye'nin 86 milyon nüfusu ve 1,3 trilyon dolarla büyük bir ekonomi olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Şimşek, geçen yıl kişi başına düşen milli gelirin 15 bin dolar olduğunu dile getirdi.
Şimşek, nüfusu bu kadar yüksek olmasına rağmen kişi başına düşen milli geliri 10 bin doları aşan çok fazla ülke olmadığını ifade etti.
Dünyada son yıllarda ekonomik büyümeyi baskılayan birçok faktörle karşılaşıldığını belirten Şimşek, Türkiye ekonomisinde enflasyonla mücadele kapsamında geçen yıl ve bu yıl büyümenin kısmen yavaşladığını söyledi.
Uzun vadeli büyümenin temellerini oluşturduklarını ve yapısal reformları gerçekleştirdiklerini vurgulayan Şimşek, Türkiye'nin borçluluğunun GSYH'ye oranının yüzde 92 ile küresel gelişmekte olan piyasalardaki yüzde 245 seviyesine göre düşük olduğunu kaydetti.
Şimşek, Türkiye'nin küresel jeopolitik gelişmelerde büyük bir oyuncu olduğuna dikkati çekerek, halihazırda Rusya ve Ukrayna arasında bir barış sağlanması için aracılık görevini üstlendiğini, Suriye'de terörle mücadeleye ve bölgede istikrar sağlanmasına katkı sağladığını, Ermenistan ve Azerbaycan arasında kalıcı bir barış sağlamak ve Afrika'daki sorunların çözümüne katkı sunduğunu belirtti.
PKK'nın fesih kararını anımsatan Şimşek, Türkiye'nin son 50 yıldır PKK ile mücadele ettiğini ve yapılan çalışmalara göre bunun maliyetinin 1,8 trilyon doları bulduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Bu çok olumlu bir gelişme. Artık enerjimizi ve kaynaklarımızı terörle mücadeleye harcamayacağız” dedi
Öte yandan, Türkiye'nin batılı ülkeler ve ABD ile ilişkilerini geliştirdiğini ve burada bir ivme görüldüğünü dile getiren Şimşek, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'nin en büyük ticari ortağı olduğunu anımsattı.
Şimşek, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine ilişkin görüşmelerin bir süreliğine durduğunu ifade ederek, ancak ekonomik entegrasyonun artmaya devam ettiğini ve Gümrük Birliği'nin modernizasyonun, Türkiye-AB ticaretini gelecek 10 yılda 200 milyar avro seviyesinden 400 milyar avro seviyesine çıkarabileceğini söyledi.
“DIŞ FİNANSMAN İHTİYACI AZALIYOR”
Türkiye'nin ekonomi programına ilişkin gelişmelerin sorulması üzerine Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Program patikasında, çalışıyor, ilerliyor ve sonuç veriyor. Orta Vadeli Program'a bakıldığında, bu programın temelinde fiyat istikrarının sağlanması var ve bu konuda ilerleme sağlıyoruz. Enflasyon zirve yaptığı yüzde 75 seviyesinden yüzde 38'e geriledi ve düşüş eğilimi sürüyor. Son dönemdeki türbülans, piyasa beklentilerine yönelik bazı soru işaretleri yarattı. Ancak finansal koşullar sıkı, Türk lirasında sınırlı bir zayıflama oldu. Petrol fiyatlarındaki düşüş dezenflasyona katkı sağlıyor. Enflasyon düşüş patikasında ilerliyor. Ekonomik büyüme biraz daha düşük olabilir ancak bununla yaşayabiliriz. İş gücü piyasası sıkı, işsizlik son 20 yılın en düşük seviyesinde.”
Şimşek, kamu maliyesi ayağında, harcama kontrolünün temel hedeflerinden olduğunu ve bunun dezenflasyona katkı sağladığını belirtti.
Türkiye'nin altın hariç cari işlemler dengesinin fazla verdiğini anımsatan Şimşek, petrol fiyatlarındaki düşüş ve avro/dolar paritesinin de cari fazla sağlanmasına yardımcı olduğuna işaret etti.
Şimşek, Türkiye'nin brüt dış finansman ihtiyacının azalacağını ve dış borcunun GSYH'ye oranının düşüş eğiliminde kalacağını vurgulayarak, “Orta Vadeli Program'ın temeline baktığımızda, gelişmeyi görüyoruz. Program çalışıyor. Programı patikasında tutmak için her şeyi yapacağız. Yapısal reformlara odaklıyız, bunlar genelde zaman alıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Korumacı ticaret politikaları ve gümrük tarifelerinin Türkiye'ye yansımalarına ilişkin soru üzerine Şimşek, küresel ticarette bölünmenin herkes için olumsuz bir gelişme olduğunu ve uzun vadede bu bölünmeden kimsenin kazançlı çıkmayacağını belirtti.
Şimşek, küresel ticaretin ekonomik büyümenin itici gücü olduğuna dikkati çekerek, “Türkiye'de iç talebe ve büyümeye baktığımızda, yatırımlar büyümenin itici gücü. Mal ihracatı da GSYH'nin yaklaşık yüzde 20'sini oluştururken, hizmet sektörü yüzde 10'unu oluşturuyor. Bizim açımızdan, hizmet sektörü ticaretteki korumacı politikalardan fazla etkilenmiyor ve bu Türkiye için bir avantaj. Mal ticaretine baktığımızda, ihracatımızın yüzde 62'si serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu ülkelere gidiyor. Bu kapsamda, Türkiye (korumacı ticaret politikaları karşısında) daha dirençli olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki işletmelerin işgücü maliyetlerine yardımcı olmak üzere bazı mali kaynakları harekete geçirdiklerini söyleyen Şimşek, Türkiye'de küçük ve orta ölçekli işletmelere destek olacak programlar bulunduğunu sözlerine ekledi.
Feragatname:
Bu makaledeki görüşler yalnızca yazarın kişisel görüşlerini temsil eder ve bu platform için yatırım tavsiyesi teşkil etmez. Bu platform, makale bilgilerinin doğruluğunu, eksiksizliğini ve güncelliğini garanti etmez ve makale bilgilerinin kullanılması veya bunlara güvenilmesinden kaynaklanan herhangi bir kayıptan sorumlu değildir.